29 Ekim 2006

Nane

Burada sitenin ortak bahçesi var; herkes bir köşesine ekiyor domatesini biberini. Geçen yıl çeşmenin altına gelen kısımlarda çok güzel nane yetiştiğini farkettik. Kendiliğinden büyümüşler orada. Arada gidip koparıyorum; sonbaharda da biraz çok toplayıp kurutuyorum. Çünkü çok geçmeden hepsi soğuğa yenik düşüyor. Malum, buraya kış erken geliyor. Kendi kuruttuğum naneyle yaptığım ayran çorbasının tadı o kadar başka oluyor ki.. Hazır aldıklarım yanından bile geçmiyor. Ayrıca tazesi domates salatasına ve biber dolmasının içine harika gidiyor. Naneleri 3 kez yıkadım.



Kağıt havluda kuruttum ve üzerini kapatıp gölge bir yerde 1 hafta beklettim.



Sonra elimle ufaladım ve saplarını ayırdım. Nane hazır!

28 Ekim 2006

İzmir köfte ve çiçek ekmek


Her yarım kilo kıymaya bir baş rendelenmiş soğan ve bir yumurta olmak üzere, tuz, biber, maydanoz, bir diş sarımsak ve ekmek içini de ekleyerek köftemizi yoğuruyoruz. Ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp resimdeki gibi parmak şekli veriyoruz ve birkaç saat buzdolabında dinlendiriyoruz. Diğer tarafta tuzlu suya kalın kızartmalık doğradığımız patatesleri çıkarıp hafif kızartıyoruz. Daha sonra sırasıyla uzun uzun kestiğimiz biberleri, 3-4 sarımsağı ve köfteleri aynı yağda birazcık kızartıyoruz. Tüm malzemeler bir fırın tepsisine diziliyor ve tuzlanıyor. Tepsiniz yuvarlaksa ortaya köfteleri kenarlara patatesleri, üstüne de biberleri koyarak şekil yapabilirsiniz. Üzerine salçalı domatesli sıcak suyu döküp 350F (200C) derecede suyunu biraz çekene kadar pişiriyoruz.
Malzemeler önceden kızardığı için çok pişirmeye gerek yok. Ben daha önce köfteyi içine bilumum kuru baharatlar, süt, yağ ve sarımsak katarak yapıyordum. O yüzden bu köfteden nasıl bir sonuç alacağımdan emin değildim. Ama çok şaşırdık, daha lezzetli oldu.
Köfteyi hazırlarken ekmek makinesinde yoğrulan hamurumu da çıkarıp, çiçek ekmek olarak fırına attım. Birkaç sitede birden görünce ben de denemek istedim ve bu şekli çok hoşuma gitti. Misafir sofrasına ne güzel gider.



Yuvarlak küçük derin tepsim olmadığı için kelepçeli kek kalıbında pişirdim ekmeği;)

Mantar turşu kavurma


Yağda soğan ve sarımsağı kavuruyoruz. Mantar turşusu, birkaç biber turşusu, acur ve taze kiraz domatesleri ekleyip beş dakika kavuruyoruz. Sıcak servis yapıyoruz. Domates, lahana ve havuçtan oluşan karışık turşu kavurma da nefis oluyor çayın yanına. O da aynı şekilde hazırlanıyor.

Yoğurtlu patates püresi


Haşlanmış patatesler zeytinyağı, limon, karabiber ve tuzla eziliyor. Püre tepsiye seriliyor. Üzerine sarımsaklı yoğurt dökülüyor. Ben havuç, mısır ve sumakla süsledim. Ardından dilimlere kestim.

23 Ekim 2006

Bayram

Bir Ramazanı daha geride bıraktık. Bir sonrakine yine hep beraber, daha iyi şartlarda, daha güzel bir dünyada, sağlıklı ve mutlu olarak ve sevdiklerimizin yanında erişebilmek temennisiyle.. Buyurun tatlılara.


Baklava için bir paket baklavalık yufka (fillo dough), 250 gr. tereyağı, iki avuç dolusu öğütülmüş ceviz lazım. Şerbeti için de 3 su bardağı su, 3 su bardağı şeker ve çok az limon suyu. Tepsinin altını erittiğiniz tereyağıyla yağlıyorsunuz ve yufkaları iki tane yanyana olmak üzere tepsiye diziyorsunuz. Her katın arasına fırçayla biraz tereyağı sürüyorsunuz. Yufkaları yarıladığınızda cevizi serpiyorsunuz ve bu şekilde tepsiyi dolduruyorsunuz. Daha sonra baklava şekli vererek tatlıyı kesiyorsunuz ve kalan tereyağını kızdırıp üzerine döküyorsunuz. Fırçayla gitmeyen yerlere de sürüyorsunuz. 175F derecede üzeri kızarana kadar pişiriyorsunuz (ortalama 35 dk.). Tepsiyi çıkarıp soğumaya bırakıyorsunuz. Şerbet için şeker ve suyu 15 dk. kaynatıyorsunuz, limonu ekleyip 2 dk. daha kaynatıyorsunuz ve ocaktan alıyorsunuz. Biraz ılınınca soğuk baklavanın üzerine döküyorsunuz. Hepsini birden boşaltmamakta fayda var. Bu malzemelere şerbetiniz fazla gelebilir ama az gelmez. Yedire yedire kattım ben.


Fındıklı kayısı tatlısı tarifi sevgili Gül'den. Daha önce içine ceviz koyarak yaptığım bu tatlı bu şekilde bana daha cazip göründü. Baklavadan artan şerbeti kullanarak ve ölçüyü azaltarak yaptım.

22 Ekim 2006

Etli kuru fasulye


Düdüklü korkumu yendikten sonra artık kısa zamanda güzel etli yemekler, pişen (!) kuru fasulyeler yapabiliyorum. Evlenmeden önce ablam bana düdüklüyü nasıl da kolay kullandığını gösterir, ne kadar işine yaradığını anlatır, korkacak bir şey olmadığını söylerdi ama benim kulağıma gelen düdüklü faciaları hep daha baskın çıkardı ve kullanmaya cesaret edemezdim. İlk evlendiğim zamanlardı; arkadaşımın giderken bana bıraktığı düdüklüyü bir kullanmaya karar verdim. Yemeği kullanma kılavuzuna göre güzelce pişirdim, ocaktan aldım. Bir 10 dk. kadar bekledim, sonra soğuk suyun altına tuttum. E artık düdüğünü açabilirim heralde deyip davrandım, davranmaz olaydım:) Tencerenin düdüğünden fışkıran salçalı su tavan dahil bütün mutfağı kırmızıya boyadı:)) Asıl mesele bu değil tabi, can korkusu. Yüzü gözü yananları az mı duymuştum. Ne olduğunu anlamak için koşan eşimi de kaptım ve odaya kaçtık:)) Ortalık sakinleşince döndük; güler misin, ağlar mısın.. Tekrar cesaretimi toplayıp düdüklüyü kullanmam için en az iki yıl geçti. Bir kaç ay öncesi itibariyle artık güvenle kullanabiliyorum tenceremi. O gün nerede hata yaptım hala bilemiyorum ama tencere birazcık ötmeye başladığında hala yüreğim hopluyor. Ama buna değer, çünkü evde olmadığım günler kısa sürede yemek hazırlamak için en büyük yardımcım o. Sadece bu da değil; düdüklüde yemek basınçla piştiği için suyu bulanmıyor ve malzemeler daha tatlı kalıyor. Yalnız tencerenizin güvenilir bir marka olduğundan emin olmanız lazım. Şimdi bu kıymetli kuru fasulyenin yanına bir de domates kurulu bir salata konduralım:)

19 Ekim 2006

Ihop'ta sahur

Sebzeli, kaşarlı kocaman omlet

Dişimin kovuğunu bile doldurmayan patates kızartması:)

Ihop'un meşhur pancake'leri.

ve çay..

En lezzetlisi tabii ki Ihop'a
adını veren tereyağlı pancake'lerdi. Pancake'ler bal, reçel gibi tatlılarla sunuluyor. Ne evde yaptıklarımda, ne başka yerde yapılanlarda aynı tad olmuyor; bir sırları olduğu kesin.
Gecenin bir yarısı dönüş yolunda bizi bir sürpriz bekliyordu. Yaya geçidinden atlaya zıplaya geçen iki ceylan yavrusu:) Hemen takip ettik. Bir de ne görelim, ileride sürüsü var. Biraz kovaladık ama zifiri karanlık olduğu için ve henüz yerde kar olmadığı için tam görünmüyorlardı. Başka bir gece yine ceylan avına çıkmaya karar verip eve döndük..

17 Ekim 2006

Kurutulmuş domatesli pilav


İlk kez denediğim bu pilavın yapımında normal şehriyeli pilavdan sadece bir farklılık var: Şehriyelerle beraber tereyağında domates kurularını da kavuruyorsunuz. Misafirlerim en çok bu pilavı beğenince buraya almak istedim.

15 Ekim 2006

Fındıklı-cevizli kurabiye


Ben bunu çok seviyorum. Ağızda acayip dağılan bir kurabiye; hatta tutup yerken dikkatli olmak lazım, ağzınıza varmadan da dağılabilir:) Kurabiye hamurunu yoğurduktan sonra ceviz büyüklüğünde yuvarladığım parçaları önce yumurta akına, sonra da fındık-ceviz karışımına buladım ve fırınladım. Kurabiyeler pişerken fındıklar da kavrulmuş oluyor. Bu da nefis bir koku yayıyor etrafa. Özellikle sıcakken çayın yanına harika gidiyor. Tarif portakal ağacı'nda saadet'in fındıklı kurabiye tarifinin ceviz hariç aynısı. Burada fındık kolay kolay bulunmadığı için Türkiye'ye giden oldukça ısmarlıyoruz. Bu durumda da biraz değerli oluyor tabi. Ceviz ise her yerde ve sudan ucuz. Tarifteki değişikliğin sebebi o:)

14 Ekim 2006

Kavrulmuş fındıklı yarım pasta:)


Pastayı yapması değil de şekil vermesi ve oradan oraya aktarması biraz zor oluyor. Yapılışı; enine ikiye kesilmiş ıslak kekin arasına ve üzerine yumurtasız muhallebi hazırlıyorsunuz. İstereniz muhallebinin içine ve/ya pastanın üzerine krem şanti hazırlayıp döküyorsunuz ve fındıklarla süsleyip buzdolabında bekletiyorsunuz.

Çikolatalı kek


Eskiden komşuda pişer bana da düşerdi. Şimdi komşu biz olduk. Böylesi daha güzelmiş. Çikolatalı kek gitmeye hazırlanırken..

Pratik patates böreği


Malzemeler: 4 tane orta boy patates, 1 su bardağı süt, bir çay bardağı sıvı yağ, 3 yumurta, 1 çay kaşığı tuz, yarım yemek kaşığı şeker, 1 paket kabartma tozu, 1 ufak su bardağı un.
Yapılışı: Patateslerin kabuklarını soyup, kızartmalık doğruyorsunuz. Altı çabuk kızan ve margarinle yağladığınız bir tepsiye diziyorsunuz. 250C (veya 400F) derecede önceden kızdırdığınız fırına 3-4 dakikalığına atıyorsunuz. Bu arada süt, yumurta, sıvı yağ, tuz, şeker, kabartma tozu ve unu karıştırıp iyice çırpıyorsunuz. (Ben kırmızı biber de ekledim.) Bu karışımı fırından çıkardığınız patateslerin üzerine güzelce gezdiriyorsunuz ve tepsiyi tekrar fırına atıyorsunuz. Üzeri iyice kızarıp patatesler pişince böreği -evet böreği- çıkarıyor ve dilimleyerek servis yapıyorsunuz.


Not 1: Patates sevenlerin mutlaka denemesi lazım. Çok güzel kabaran, nefis bir börek oluyor ve adı üstünde pratik bir yemek. Özellikle kahvaltı ve sahurlarda sıcak sıcak servis yapmanızı tavsiye ederim. Yiyenler içinde yufka olmadığına inanamıyor:)
Not 2: Pişmeye yakın üzerine kaşar rendesi serpebilirsiniz; ben bir dahaki sefere böyle denemeyi düşünüyorum.
Not 3: Tarifi aynen uygulayın, tepsiniz ve unun miktarı tariftekinden şaşmasın. Un çok görünebilir ama değil. Tepsi yerine borcam kullanmayın, patatesler diri kalabilir.
Not 4: Bu tarifi üye olduğum bir sitenin forumunda görmüştüm ama şu an kaldırmış olabilecekleri için referansını bulamadım.

12 Ekim 2006

Dikkat dikkat!

Çoğunuz okumuşsunuzdur ama buraya almakta bir beis görmüyorum hatta iyi yaptığımı düşünüyorum. Tübitak'a yaptırılan bir araştırmanın sonucunda 10 gazoz markasında düşük miktarda alkole rastlanmış. Gazozlarda 2/10.000 oranında etil alkol kullanıldığı, ama bunun yasal sınırın altında olduğu için suç teşkil etmediği ve içindekiler kısmına da yansımadığı belirtilmiş. Etil alkol, maliyeti yarıya indirdiği için tercih ediliyor. Yediğimiz içtiğimiz bir çok şeyin aslında nasıl yapıldığını, nereden geldiğini bilmiyoruz. Evde kendi hazırladığımız şeylerin önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Gazoz yapılır mı bilmiyorum ama :) en azından adı geçen gazoz markalarından kaçınabiliriz:

Marka - Alkol*
Uludağ 1.56
Akmina 1.28
Tansaş 1.16
Çamlıca 0.84
Fruko 0.76
Sensun 0.60
Sprite 0.56
Adese 0.48
Seven Up 0.44
Kipa 0.20
* Gram/litre

11 Ekim 2006

Karışık soslu patlıcan


Sosuna karışık dediğime bakmayın, bu yemeğe başka isim bulamadığımdan..:) Patlıcanları kızartmak yerine dilimleyip folyonun üzerine dizdim ve 400F derecede yumuşayıncaya kadar pişirdim. Diğer tarafta iki-üç kaşık zeytinyağında, doğradığım biberleri ve hilal şeklinde incecik kestiğim soğanları kızarttım. Üzerine dört kepçe domates sosu, birazcık su ve tuz ekledim ve pişmeye bıraktım. Fırından çıkardığım patlıcanları derince bir tavanın içine dizdim ve üzerine hazırladığım sosu dökerek birkaç dakika daha pişirdim. Sarımsak da eklenebilir sosa, ben unutmuşum. Ne isim vereceğimi bilemediğim gayet hafif bir yemek oldu. Sosa da benziyor, oturtmaya da, kızartmaya da..:)

6 Ekim 2006

Kadınlar

Göğüslerini deviren kadınlar
Zamanın aralığından bakınca;
Oğullarından onurla söz etmek
İlla da mürüvvetlerini görmek
Gelin etmek kızlarını.

Ağartmışlar saçlarını
Örmüşler çilelerini
Yaşamışlar aşklarını.
Göğüslerini devirmiş kadınlar
Birkaç defa annedirler artık
İncirlerin altında
Kavak yelleri suretinde
Uzatırlar hayatlarını
Ezanlara koşarlar
Tesbihatta bulunurlar
İcabında çarşı pazar dolaşır
Ahvali dünya için çalışırlar
Maşallah derler
Hayırlı olsun derler
İnşallah derler
Hayatı iyi tarafından tutar
Öylece çıkarlar sokağa.
Aşk olsun mürüvvet hanım
Ne çabuk geçmiş günler.
Nurettin Durman
*Resim melitour'un web sitesinden.

1 Ekim 2006

Lahmacun


Küçükten beri lahmacunu çok severim. Eskiden annem pazara giderken bir şey istiyor musunuz diye sorduğunda ben mutlaka lahmacun isterdim. Bir de mümkünse beyaz gofretlerden:) Beraber gittiğimizde de eteğine yapışır, aldırmadan bırakmazdım. Amerika'da lahmacunu pişmemiş tortilladan da yapabiliyoruz. Hazır açılmış olduğundan pratik oluyor. Size sadece içini hazırlaması ve pişirmesi kalıyor. Ancak yumuşak değil, biraz kıtır oluyorlar. Hacıoğlu'ndaki gibi. 1 soğan, 1 büyük domates, bir acı kırmızı biber, bir yeşil dolmalık biber, biraz maydanoz ve üç sarımsağı ince ince kestim. Daha sonra bunları robotton geçirdim. İçine 300 gram kadar kıyma, karabiber, tuz ve biraz salça ilave ettim ve yoğurdum. Bu içi 2 saat buzdolabında beklettim. İçten biraz alarak tortillaların üzerine yedirerek serdim. (Aslında içi daha kalın serebilirsiniz çünkü kıyma pişerken büzülüp azalıyor.) Daha önce sırf fırında pişirmiştim. Bu sefer de önce kapaklı tavada altını, sonra fırında üstünü pişirdim. Limon sıkıp afiyetle yedik. Verdiği tüyolardan ötürü umran ve hulyalar'a teşekkürler.