23 Ocak 2007

Güvercini vurduk, farklı düşünenleri hep vuracak mıyız…

Hrant Dink son yazısında; 'Tıpkı bir güvercin gibiyim... Evet kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz. Güvercinler kentin ta içlerinde, insan kalabalıklarında dahi yaşamlarını sürdürürler. Evet biraz ürkekçe ama bir o kadar da özgürce.' diye yazmıştı. Ama bu ülkede güvercine dokunmuşlardı… Hem de önce, görüşlerine inançlarına tepki adına 'linç' kampanyaları düzenleyerek ruhunu, bedenini, zihnini tokatlayıp sonra da katletmişlerdi…
Şimdi, Hrant'ın katil zanlısı yakalandı, en azından bir teselli belki… Bunun için güvenlik güçlerinin başarısını ve siyasi iktidarın kararlı duruşunu kutlamak gerekiyor.
Peki bu yeterli mi? Asla…
Unutmayalım ki, Hrant Dink aylarca bir etnik şiddet fırtınası ve nefretle, azınlığın azınlığı haline dönüştürülerek ruhu ve bedeni hırpalanmıştır. Mahkeme kapılarında Hırant Dink'i 'linç' etmek üzere beklenmiş ve adeta saldırının provası yapılmıştır. Hepimiz için esas utanç budur.
Yüzyıllarca aynı medeniyetin sevgi coğrafyasında yan yana, bir arada yaşamış insanların şimdi nasıl acımasız bir 'nefret'in kollarında savrulduğunu, neden farklı düşünenleri yok etmek için 'linç' kampanyaları düzenlediklerini sorgulamak ve önce bu utançla yüzleşmek zorundayız.
Çünkü hepimizin eline kan bulaştı.
Çünkü, bu ülkede bizim gibi düşünmeyenlere 'vatan hainleri', 'kanı bozuklar' diye haykırdık, manşetler attık…
'Kapalı Türkiye' hayalleriyle kendi kendimize 'vatanseverlik' masalları üretip linç kültürünü köpürterek farklı olanları hedef gösterdik.
Üniversite kapılarında 'tecrit odaları' oluşturup, inançlarından dolayı Türk çocuklarına 'vebalı' muamelesi uyguladık…
Yıllardan beri çözülemeyen Kıbrıs konusunda, farklı çözümleri seslendirenleri 'vatan haini', vatan satıcısı ilan ettik…
Sadece, terörden bu ülkenin yaşadığı acıları dindirmek, barış ve kardeşlik adına, 'Kürt sorunu çözülmelidir' diyenlere bölücü gözüyle baktık.
Türkiye'nin 50 yıllık Avrupa Birliği rüyasını savunanlara karşı, 'Kızıl elma' mangaları oluşturup kurtuluş savaşı çağrıları yaptık…
Her taşın altında bir 'Türk düşmanı' bulmak umuduyla, bir roman yazan, konuşma yapan, demeç veren insanlar için darağaçları kurulmasını istedik…
Farklı kimliklere sahip olanları, farklı düşünenleri, farklı inananları, farklı giyinenleri 'vatan haini' ya da 'potansiyel tehlike' olarak görüp linç kültürünün hedefi haline getirdik ya da onlara seyirci kaldık…
Yıllarca kardeşçe ve barış içinde yaşayan aynı coğrafyanın çocuklarını 'düşman kamplar'a bölerek, demokrasinin ve özgürlüklerin yolunu kesmek isteyen hastalıklı ve karanlık odakları görmezden geldik…
Şimdi çok çaresiziz… Çünkü, Hrant Dink'le birlikte bütün değerlerimize de kurşun sıkıldı ve hepimizin elinde kan var…

Mehmet Ocaktan

2 yorum:

umran dedi ki...

nasilsin demeye geldim.Hulyadan nehaber?
sevgilerimle

kalimeero dedi ki...

iyiyim umran'cigim, bugunlerde biraz yogunum, sitenin sessizliginden de belli oluyordur zaten. nazik ziyaretine tesekkurler:) hulya'nin da interneti baglanmis ama fotograf makinesi hala bozuk. bir de kursa gidiyor, onun yogunlugu var. yakinda yine senlenir buralar merak etme:)