27 Aralık 2006

Çayın yanına..



Sevgili Esma benden bu böreğin tarifini yazmamı istemişti. Geçen haftaki davet için yapmıştım. Sofranın resmini ve Esma'nın ödüllü incirli kekinin tarifini afiyetle'de görebilirsiniz. Bu arada kek ve tatlı uzmanımız Esma'ya tekrar siten tekrar hayırlı olsun diyelim. Aramıza biri daha katıldı:) Sofradaki Hülya'nın brokoli ve mısır ekmekli salatası ve Ahıska ketelerinin de adını anmadan geçmeyelim. Nefistiler. Gelelim benim tariflere.
Kıymalı börek fillo dough'dan yapılıyor. Önce kıymayı soğan ve karabiberle iyice kavurup pişiriyorsunuz ve ılımaya bırakıyorsunuz. Fillo dough paketinden iki rulo yufka çıkacak. Bunlardan birini açıp seriyorsunuz ve üç eşit kata ayırıyorsunuz. Yani bir ruloda mesela 15 yufka varsa, bir böreği 5 yufkadan sarıyorsunuz. Katları yumurta ve yoğurlu karışımla sıvıyorsunuz (Benim kıymada pek yağ olmadığı için sonradan keşke sürdüğüm karışıma biraz yağ da katsaydım dedim.) Kıymayı koyup sarıyorsunuz. Böylece altı adet uzun böreğiniz oluyor. Kalan karışımı da üzerlerine sürüp fırınlıyorsunuz.




Piştikten sonra üçe kesip servis yapıyorsunuz. Çıtır çıtır, yağsız bir börek oluyor. Afiyet olsun.

Yoğurtlu püre:




Zeytinyağı, limon suyu, tuz ve karabiberle patates püresini hazırlıyorsunuz. Sonra elinizle çukur şekli veriyorsunuz. İçine yoğurt, sour cream (süzme yoğurt gibi) ve biraz mayonez karışımını koyup dereotuyla süslüyorsunuz.

Siyah fasulye (black beans) salatası:



Bu salatayı ilk Esma yapmıştı bize. Tarifi sitesine yazınca ondan alabilirsiniz. Yazarsın değil mi Esma? :) Acayip lezzetli oluyor. Ben farklı olarak sadece rafadan yumurta ekledim.

Bir de çikolatalı-portakallı kek tarifi var:




Vanilyali keki pişiriyoruz, bardakla yuvarlaklar halinde kesiyoruz. Arasına krem şanti ve zarları alınmış portakal dilimleri koyuyoruz. Üzerine de çikolata sosu ve servise yakın krem şanti koyuyoruz. İçine pasta kreması da konabilir. Bunu aslında dikdörtgen borcamda yapıp kare kare kesmeyi planlıyordum ama unuttum. O şeklini yapınca siteye koyarım.

15 Aralık 2006

3,5 yaş telefon muhabbeti:)

(Zehra’yla konuşmamız biterken)
- Teyzesi şimdi telefonu nineye ver bakiim?
- Önce kardeşime vericem. (ikiz kardeşi)
- ?!. Tamam peki:)
(Şeyma cırtlak sesiyle:) :
- Sen Ahmet’i görmeye gelicek misiiiin? (Ahmet, birkaç haftaya doğacak kardeşleri.)
- Gelemiicem, ben okula gidiyorum:(
- Sen niye okula gidiyosun, sen küçük müsün? (geçen yaz niye’li sorularla beni çılgına çevirmişlerdi:) )
- Hayır ben büyüğüm, büyükler de okula gider.
- O okul çok mu büyük?
- Evet tatlım çok büyük:)
Yemek yediniz mi Şeyma?
- Yedik.
- Ne yediniz?
- Ama sen göremezsin ki, orası çok uzak.
- Olsun, sen söylersen ben bilirim. Ne yediniz?
- Kuru fasulye.
Bi de çay.
- :)
- Sen ne zaman geliceksin?
- Okul bitince uçağa atlicam gelicem.
- Tamam, bana balon getir.
Zehra’ya da getir!
- :)

13 Aralık 2006

Mantarlı karnıyarık


Karnıyarık, siteye eklediğim ilk yemek. Ancak o zaman tarifini vermemişim. Herkes biliyordur zaten, kısaca geçeyim: Soğan, biber, mantar ve kıyma kavrulur. Salça, domates, maydanoz, tuz ve kırmızı biber eklenir, şöyle bir karıştırılıp soğumaya bırakılır. Patlıcanlar alacalı soyulup yağda hafif kızartılır ve kağıt havluda ılımaya bırakılır. Daha sonra tepsiye yerleştirilir, ortalarından kesilir, biraz tuzlanır ve kıymalı mantarlı içten bolca karınlarına yerleştirilir:) Üzerleri biberle süslenir. Tepsiye kaynamış salçalı su dökülür ve birkaç sarımsak atılır. Resim tam bu aşamada çekildi. Ben mantarı kıymayla aynı miktarda veya daha fazla koydum. O kadar lezzetli oldu ki.. Yanına hep cacık ve pilav yaparım. Burada patlıcan da kıymetli :) çünkü bu Akdeniz patlıcanlarından Ermeni marketten alabiliyoruz sadece ve orada da her zaman bulunmuyor. Ermeni teyzeyle amcamız sağolsun bu tür çoğu ihtiyacımızı onlardan karşılıyoruz. Türk salatalıkları, bisküviler, salçalar, turşular.. ve hoş bir aksanla harika Türkçe konuşuyorlar:)

11 Aralık 2006

foto: Uğurhan Betin

Sivas'ta Yoksul Çocuklar

Sivas'ta Ulu Camii avlusunda çocuklar
Yalvaran gözlerle etrafa baka baka
Açıyorlar küçük esmer avuçlarını:
-Emmilerim sadaka! Emmilerim sadaka!

Hükümet konağının yanında biri
Bir kemik kalmış bir deri...
'Boya cila yimbeş, boya cila yimbeş' diye ağlıyor
Ve daha fırça bile tutamıyor elleri.

Garipler Pazarı'nda körpe çocuklar
Yorgunluktan güzelim yüzleri al al...
Öldüren bir çığlık dudaklarında:
-Boş hamal! boş hamal! boş hamal!

Nane satan su satan yetim çocuklar
Şarkı söyleyemediler güneşe aya...
Biliyorum ne masal dinlemeye doydular
Ne oyun oynamaya...

Bezirci'de,Yüceyurt'ta Altıntabak'ta...
Çocuklar var incecik yüzleri nurdan
Ama toz toprak içinde elleri ayakları
Oyuncakları çamurdan...

Ve günahkar çocuklar, suçlu çocuklar
Mahkeme salonunda bakarım dizi dizi
Bu suç bizim suçumuz,bu günah bizim
Affedin bizi.

Gökteki yıldızlar kadar sayısız
Ah yurdumun kimsesiz ve yoksul çocukları
Anladım farkınız yok koparılmış başaktan!
Alın bu gözleri benden, alın bu yüreği artık
Utanıyorum yaşamaktan.


Yavuz Bülent Bakiler

foto: Ahmet Deniz Taylan

Yardımlara katılmak için: Fişek , Velim olur musun?

9 Aralık 2006

Mantarlı ıspanaklı kiş

Tarifin aslı Selin'den. Ben fazladan mantar ve beyaz peynir ekledim ve yumurta sayısını azalttım. Bir de kişin hamuruna kepek unu kattım. Bugünlerde çok popüler olduğu için denedim. Biraz vakit alsa da çok doyurucu bir yemekmiş. Denildiği gibi istediğiniz sebzeyi içine katarak pişirebilirsiniz. İki kişiye fazla geldi benim yaptığım, o yüzden bir kısmını buzluğa kaldırdım. Sekiz kişilik kahvaltı sofralarına ideal bence.



7 Aralık 2006

Günlerden bir gün..

Bu haftaki kızlar toplantısının resimlerini ben çektim. Hülya her hafta "bak yine mi getirmedin makineni" diye sitem edip bu hafta üzerine bir de hatırlatma e-maili atınca e hadi dedim, bu haftanın sofrası da kalimeero'nun arşivine girsin, biraz sayfamız şenlensin:) Hepsi birbirinde leziz bu tariflerle Hülya'nın şirin evine konuk olduk bugün. Yedik içtik, binbir konuda muhabbet ettik, dertleştik. Çoğumuz kilometreler katedip geliyor bu toplantılara çünkü gurbet elde arkadaşın ne demek olduğunu hepimiz biliyoruz. Tekrardan ellerinize, dillerinize, ayaklarınıza sağlık. Harika bir gündü. Sayfamı da yine Hülya'dan ilhamla değiştirdim. Bakalım belki eski haline geri döner, belki böyle kalır. Yeşile bayağı alışmıştım. Bir ara kenar rengini açmaya çalıştım ama sevdiğim bir ton bulamayınca bırakmıştım.

Fındıklı kapkek


Kısır


Yoğurtlu pişi


Nohutlu salata


Kakaolu pamuk kek


Havuçlu revani

3 Aralık 2006

Patlıcan pane


Bostan patlıcanlarını ince dilimlere kesiyoruz, tuzlu suda biraz bekletiyoruz. Diğer tarafta maydonoz, beyaz peynir ve kırmızı biberi karıştırıyoruz. İki patlıcan dilimini bu karışımla birbirine yapıştırıyoruz. Bu çifti önce una, sonra yumurta sarısına, sonra da galeta ununa buluyoruz ve kızgın yağda patlıcanlar pişene kadar kızartıyoruz. Peynirinizin tuzuna göre paneler pişerken tuz serpebilirsiniz.

25 Kasım 2006

Güzele ne yakışmaz!

Aşağıda Güney Asya modasından görüntüler var. İlk ikisi Endonezya'dan, diğeri Malezya'dan.


Bu kıyafetin rengini ve eteğini sevdim bilhassa. Biraz da Osmanlı havası var sanki.


Kıyafetlerin hepsi genç işi görünüyor ama özellikle ilk baştakinin her tarafından hip-hop akıyor. Fena da durmamış bence.


Ahh. Sadeliğin modası hiç geçer mi?

* İlk iki resim Hürriyet gazetesinden, sonuncusu habervitrini sitesinden.

23 Kasım 2006

Sultan lokumu


Lokumun tarifi Hatice'den. Bir kısmını yuvarladım, bir kısmını da borcamda araya tarçınlı cevizli karışımı, üzerine de hindistan cevizini koyarak yaptım ve karelere kestim.

Sade kısır


Kısırı ayıklıyoruz, biber salçasıyla karıştırdığımız az sıcak suyu üzerine döküyoruz. Su çok az olacak, bulgurları ıslatacak kadar, ve yavaş yavaş dökülecek. Bu tarifte kısır özellikle tane tane oluyor. Islanmış bulguru biraz bekletiyoruz. Daha sonra doğradığımız yeşil soğan, kuru soğan ve maydanozu ekliyoruz ve kaşıkla hafifçe karıştırıyoruz. Tuz, kırmızı pul biber, limon suyu ve zeytinyağını da ekleyip isteğe göre domates ve salatalık dilimleriyle servis yapıyoruz.

Peynirli fillo börek


Şehir dışında olduğumdan bir süredir tarif ekleyemedim. Birikenleri şimdi yayınlıyorum. İnşallah herkes afiyettedir. İlk tarif peynirli fillo börek.

İnce yufkaları katları açmadan dörde kesiyoruz. Herbirinin üzerine erimiş tereyağı sürüyoruz, maydonozlu, dere otlu, peynirli, yumurtalı, yoğurtlu içimizi koyup sarıyoruz. (İki ucu birleşiyor ama pişince açıldığı için böyle pide gibi oluyor.) Üzerine tekrar erimiş tereyapı sürüp 350F derecede pişiriyoruz. Bu şekilde 8 adet börek çıkıyor. Benim daha çok sevdiğim diğer bir versiyonunda ise bir yufka katını ikiye ayırıyoruz ve daha sonra dörde bölüyoruz. Gerisi aynı. Bundan da 16 adet çıkıyor. Bu şekliyle yufkalar daha iyi sarılıyor ve açılmıyor. Her iki versiyonunda da kıtır kıtır börekleriniz oluyor.

11 Kasım 2006

Mantar pesto ve Pizza kanepeler

Birinci tarif televizyonda yemek kanalındaki Everyday Italian programından. İkincisi ise sevgili Selin'in sayfasında görüp kendime göre uyarladığım bir tarif.

Mantar pesto




Et yemeklerinin yanına veya önüne aperatif olarak sunabileceğiniz bu tarif için mantar, ceviz, sarımsak, maydanoz ve zeytinyağını karıştırıp robottan geçiriyorsunuz. Daha sonra içine parmesan peyniri, tuz ve karabiberi ekliyorsunuz ve kızarmış ekmek ya da pita üzerinde servis yapıyorsunuz. Diğer bir versiyonunda da parmesansız hazırladığınız pestoyu ekmeğe sürüp fırınlıyorsunuz, çıkarıp üzerine parmesan gezdiriyorsunuz ve sıcak sıcak yiyorsunuz:



Pizza kanepe


İki yumurtayı çırpıyorsunuz. Diğer tarafta doğradığınız domates, biber ve sucuğu yumurtalara ekliyorsunuz. İçine zeytinağı, biraz ufalanmış beyaz peynir ve parmesan peyniri katıyorsunuz. Tuz, kekik ve kırmızı biberi de ekleyip istediğiniz ekmeğin üzerinde fırına veriyorsunuz. Üzeri kızarıp peynir eriyince çıkarıyorsunuz. Servise hazırdır. Karışıma isteğe göre zeytin, sosis gibi kahvaltılıklar da eklenebilir.

9 Kasım 2006

Beşamel soslu karnabahar


Kış sebzeleri piyasaya çıkmaya başladı. Karnabaharları limonlu suda haşlayıp suyunu süzdürüyoruz. Zeytinyağıyla yağladığımız geniş borcama koyuyoruz. Beşamel sos için iki yemek kaşığı margarinde bir yemek kaşığı unu kavuruyoruz. İki su bardağı sütü yavaş yavaş ekleyip karıştırıyoruz. Biraz pişince ocaktan alıp tuz ve kırmızı biber ekliyoruz ve karnabaharların üzerine döküyoruz. Pişmeye yakın üzerine kaşar rendesi serpiyoruz, kaşarlar eriyince fırından çıkarıyoruz. Kuru naneyle servis yapıyoruz.

6 Kasım 2006

Şekerpare



Şekerpareyi arkadaşım Deniz'in baby shower partisi için yapmıştım. Aslında her zaman yaptığım bir tatlı ama şimdiye kadar siteye koymamışım. Tarif Ayşe ablama ait. Ben ufak değişiklikler yaptım. Mesela içine bir yemek kaşığı hindistan cevizi rendesi ekledim ve şerbetindeki şeker miktarını azalttım. Ablam ne zaman yapsa çok güzel olur. Benim kınamda tepsi tepsi yapmıştı sarmaların yanına. Misafirler bayılmıştı. Ben de başka şekerpare tariflerine hiç bakmıyorum artık. Şerbetin miktarı tam yerindeymiş aslında, hiç azaltmasaymışım daha iyiymiş. İşte az tatlı olsun merakımdan.. Hindistan cevizi de isteğe bağlı. Bir arkadaşım şekerparenin hamurunu bir gece buzdolabında bekletirsen daha da güzel oluyor demişti. Onu da bir dahakine denemek istiyorum. Bu arada kavrulmuş fındıkları yanında nefis fındık ezmesiyle beraber taa Giresun'dan buraya bize getiren Orhan beye çok teşekkür ederim buradan. Ne kadar makbule geçti.

Malzemeler: 250 gr. margarin, 2 yumurta, 1 çay bardağı ince irmik, 1 çay bardağı pudra şekeri, 1 paket vanilya, 1-2 paket hamur kabartma tozu, aldığı kadar un.
Yapılışı: Önce şerbeti hazırlayalım. 3 bardak su ve 2 bardak şekeri kaynatın. 10-15 dk. sonra 1 tatlı veya yemek kaşığı limon suyu ekleyin. Biraz daha kaynatın ve ocaktan alıp soğumaya bırakın. Un ve kabartma tozu hariç tüm malzemeleri derin bir kapta karıştırın. Unu ve kabartma tozunu da ekleyip çok yumuşak bir hamur yapın. Altını yağladığınız tepsiye yuvarlaklar yapıp dizin ve ortalarına fındık içi yerleştirin. Fındık içiniz yoksa şekerparelerin üzerine yumurta sarısı sürün ve çatalla çizik atıp şekil verin. Üzeri kızarana kadar pişirin. Fırından çıkarıp 3 dk. bekleyin ve ılınmış haldeki şerbeti üzerine yavaş yavaş dökün. Hepsini dökmeniz gerekmeyebilir. Tepsinin üzerini alüminyum folyo ile kapatın ve 4-5 saat veya bir gece bekletip servis yapın.

Bu tarifi isteyen hocama İngilizcesini yazıp göndermiştim. Onu da buraya ekliyorum; belki kalimeero'ya yolu düşen yabancılar olur da denemek isterler deyu.

Shekerpare (Piece of sugar) recipe

Ingredients:
1 cup margarine (2 sticks)
2 eggs
4 tablespoons fine semolina
4 tablespoons powdered sugar
1/2 teaspoon vanilla extract
1 teaspoon baking powder
4 cups flour (approx.)
1 tablespoon fine coconut (optional)

For sherbet:
3 cups water
2 cups sugar
1 tablespoon lemon juice

For dressing:
Hazelnut, OR,
1 egg yolk and fine coconut

Boil the sugar and water together for 10 minutes. Add the lemon juice and continue boiling for 2 more minutes. Remove the sherbet from the oven and let it cool a little. (It should be warm but not hot, when you use it.)

Preheat the oven to 330F degrees. All the ingredients should be at room tempreture. Mix margarine, eggs, semolina, powdered sugar and vanilla extract. Add 3 cups of flour and the baking powder to your mixture. Knead thoroughly. The last cup of flour should be added gradually. You might not need all of it. Stop adding flour and kneading when your dough reaches a very soft but not sticky consistency. Butter the surface of a pyrex or a baking tray which doesn’t get hot quickly and burn the cookies. Make small balls, place them on the tray and flatten them a little bit. Insert one hazelnut in the middle of each piece. (OR, if you don’t have hazelnut, brush the surface of each piece with egg yolk before baking, and sprinkle some coconut over the shekerpare before serving.) Bake until the top is golden brown. Let the cookies cool only for 3 minutes. Pour the warm sherbet gradually on the cookies. (You may not need all of the sherbet; just enough for the cookies to absorb.) Cover the shekerpare with aluminum foil. It is ready to serve after 4-5 hours. Do not refrigerate until after 2 days.

5 Kasım 2006

Fırında köfte


Bu şekilde köfteyi Süheyla'nın sitesinde görmüştüm, çok hoşuma gitmişti, belki de salçasız olduğundan. Yaptım ve o kadar beğendik ki, hemen beş yıldızlı yemekleri eklediğim defterime yazmaya karar verdim. Bir süre önce yaptığım İzmir köfteden çok daha güzel oldu hiç abartısız. Öyle özel bir tarif değil görüldüğü üzere ama bu şekilde yapmadıysanız mutlaka deneyin derim. Yarım kilo kıyma, bir baş rendelenmiş soğan, bir yumurta, bir diş sarımsak, bir çay bardağı ince doğranmış maydanoz, ekmek içi, tuz ve hepsinden çok az olmak üzere acı biber, kimyon ve kekik. Bunları güzelce yoğuruyorsunuz ve parmak şekli verip buzdolabında birkaç saat bekletiyorsunuz. Bu arada resimdeki gibi doğradığınız patatesleri yağda hafif kızartıyorsunuz. Altını biraz yağladığınız bir fırın tepsisinin (altı çok çabuk kızmayacak ama borcam gibi de kalın olmayacak tepsiniz, bu çok önemli) kenarlarına resimdeki gibi köfte, domates ve yeşil biberleri diziyorsunuz, kızarttığınız patatesleri de ortadaki boşluğa yerleştiriyorsunuz. Hiçbir sıvı eklemiyorsunuz ve ağzını folyoyla kapatıp 380F derecede yemeği pişiriyorsunuz. (Köfteler suyunu salarak pişiyor.) Çıkarmaya yakın üzerini açıp biraz kızartıyorsunuz. Ben ayriyetten ufak bir tencerede 1 yemek kaşığı salça, bir küp küp doğranmış domates, 1 yemek kaşığı zeytinyağı ve 1,5 bardak suyu kaynatıp sos yaptım, istediğimiz zaman servis tabağına eklemek üzere. Bu yemeğin yanına cacık tavsiye olunur. Afiyet olsuuun.

3 Kasım 2006

Kuymak

Nihayet kuymak tarifini yazabiliyorum. Kuymak Trabzon'da çokça bilinen bir yemek. Annem özellikle sahurlarda yapardı çünkü insanı tok tutuyor. Değişik kuymak tarifleri var. Bazıları peynirle yapılıyor. Ben annemden gördüğüm şekliyle yaptım. Çok güzel oldu, aynen yayınlıyorum.


Malzemeler: 100gr. tereyağı, bir su bardağından az yoğurt, 1 su bardağından az mısır unu, soğuk su, tuz. Tereyağını teflon tencerede eritiyorsunuz, üzerine suyu koyuyorsunuz. İçine karıştıra karıştıra yoğurdu ve mısır ununu ekliyorsunuz. Muhallebi kıvamından biraz daha cıvık olacak ki pişince o kıvama gelsin. Özellikle mısır ununu ona göre ekliyoruz, hepsini birden katmıyoruz. Ölçüleri kendinize göre göz kararı ayarlayabilirsiniz. İyice karıştırıp, tuzunu da ekleyip kaynamaya bırakıyoruz. Kaynarken hiç ellemiyoruz, tereyağı üste çıkınca (yaklaşık 15-20 dk sonra) ocaktan alıyoruz. Sıcak sıcak yiyoruz. Kuymağın dibi tutup kabuklaşıyor, biz bu kısmını çok sever, paylaşamazdık:)

29 Ekim 2006

Nane

Burada sitenin ortak bahçesi var; herkes bir köşesine ekiyor domatesini biberini. Geçen yıl çeşmenin altına gelen kısımlarda çok güzel nane yetiştiğini farkettik. Kendiliğinden büyümüşler orada. Arada gidip koparıyorum; sonbaharda da biraz çok toplayıp kurutuyorum. Çünkü çok geçmeden hepsi soğuğa yenik düşüyor. Malum, buraya kış erken geliyor. Kendi kuruttuğum naneyle yaptığım ayran çorbasının tadı o kadar başka oluyor ki.. Hazır aldıklarım yanından bile geçmiyor. Ayrıca tazesi domates salatasına ve biber dolmasının içine harika gidiyor. Naneleri 3 kez yıkadım.



Kağıt havluda kuruttum ve üzerini kapatıp gölge bir yerde 1 hafta beklettim.



Sonra elimle ufaladım ve saplarını ayırdım. Nane hazır!

28 Ekim 2006

İzmir köfte ve çiçek ekmek


Her yarım kilo kıymaya bir baş rendelenmiş soğan ve bir yumurta olmak üzere, tuz, biber, maydanoz, bir diş sarımsak ve ekmek içini de ekleyerek köftemizi yoğuruyoruz. Ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp resimdeki gibi parmak şekli veriyoruz ve birkaç saat buzdolabında dinlendiriyoruz. Diğer tarafta tuzlu suya kalın kızartmalık doğradığımız patatesleri çıkarıp hafif kızartıyoruz. Daha sonra sırasıyla uzun uzun kestiğimiz biberleri, 3-4 sarımsağı ve köfteleri aynı yağda birazcık kızartıyoruz. Tüm malzemeler bir fırın tepsisine diziliyor ve tuzlanıyor. Tepsiniz yuvarlaksa ortaya köfteleri kenarlara patatesleri, üstüne de biberleri koyarak şekil yapabilirsiniz. Üzerine salçalı domatesli sıcak suyu döküp 350F (200C) derecede suyunu biraz çekene kadar pişiriyoruz.
Malzemeler önceden kızardığı için çok pişirmeye gerek yok. Ben daha önce köfteyi içine bilumum kuru baharatlar, süt, yağ ve sarımsak katarak yapıyordum. O yüzden bu köfteden nasıl bir sonuç alacağımdan emin değildim. Ama çok şaşırdık, daha lezzetli oldu.
Köfteyi hazırlarken ekmek makinesinde yoğrulan hamurumu da çıkarıp, çiçek ekmek olarak fırına attım. Birkaç sitede birden görünce ben de denemek istedim ve bu şekli çok hoşuma gitti. Misafir sofrasına ne güzel gider.



Yuvarlak küçük derin tepsim olmadığı için kelepçeli kek kalıbında pişirdim ekmeği;)

Mantar turşu kavurma


Yağda soğan ve sarımsağı kavuruyoruz. Mantar turşusu, birkaç biber turşusu, acur ve taze kiraz domatesleri ekleyip beş dakika kavuruyoruz. Sıcak servis yapıyoruz. Domates, lahana ve havuçtan oluşan karışık turşu kavurma da nefis oluyor çayın yanına. O da aynı şekilde hazırlanıyor.

Yoğurtlu patates püresi


Haşlanmış patatesler zeytinyağı, limon, karabiber ve tuzla eziliyor. Püre tepsiye seriliyor. Üzerine sarımsaklı yoğurt dökülüyor. Ben havuç, mısır ve sumakla süsledim. Ardından dilimlere kestim.